[wp-story]

Piyasalarda gözler TCMB’nin faiz kararına çevrildi


Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu, Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan başkanlığında 27 Haziran Perşembe günü toplanacak.


Aynı gün saat 14.00’te faiz kararı açıklanacak. Geçen ay gerçekleştirilen PPK toplantısında politika faizi yüzde 50 seviyesinde sabit tutulmuştu.


Politika faizinin sabit bırakılması bekleniyor


Ekonomistlerin politika faizindeki değişikliğe ilişkin beklentilerinin medyan değeri, faizin yüzde 50’de sabit bırakılması yönünde oldu. Ekonomistlerin tamamı politika faizinin yüzde 50’de sabit bırakılacağını öngörüyor.


Ekonomistlerin yıl sonu politika faizi beklentilerinin medyanı ise yüzde 50 olarak hesaplandı. Yıl sonuna ilişkin beklentilerini paylaşan ekonomistlerden 3’ü yıl sonunda politika faizinin yüzde 50, 1’i yüzde 47,5, 1’i yüzde 45, 1’i yüzde 44 ve 2’si yüzde 40 olacağını öngördü.


Piyasa Katılımcıları Anketi


TCMB’nin piyasa katılımcıları anketine göre ise cari ay ve 3 ay sonrası için beklenti yüzde 50 oldu. 12 ay sonrası için politika faizi beklentisi de yüzde 37,11’den yüzde 35,90’a düştü.


PPK toplantı özeti


TCMB Para Politikası Kurulunun 23 Mayıs’taki toplantısına ilişkin yayımladığı özette, küresel büyüme görünümü yılın ilk çeyreğinde sınırlı bir iyileşme gösterirken, iş gücü piyasalarındaki sıkılığın sürdüğü ifade edildi.


Türkiye’nin dış ticaret ortaklarının ihracat paylarıyla ağırlıklandırılan küresel büyüme endeksinin 2024 yılında yüzde 2,1 artarak 2023 yılındaki yüzde 1,8’in sınırlı oranda üzerinde büyüyeceğinin tahmin edildiği ve küresel iktisadi faaliyetin zayıf seyrini sürdüreceğinin değerlendirildiği belirtilen özette, şu bilgiler verildi:


“Gelişmiş ülkelerin birinci çeyrek büyüme verileri iktisadi faaliyetteki ılımlı toparlanmayı desteklerken, öncü göstergeler söz konusu toparlanmanın daha çok hizmet sektörü kaynaklı olduğuna işaret etmektedir. ABD ekonomisi büyüme eğilimi, diğer gelişmiş ülke ekonomilerinden olumlu ayrışmaya devam etmiştir. Jeopolitik gelişmeler ve enflasyonda kalıcı düşüş sağlamak amacıyla sürdürülen sıkı para politikaları, 2024 yılında küresel iktisadi faaliyetin seyri açısından öne çıkan risk faktörleri olarak görülmektedir. Çekirdek enflasyonun ve enflasyon beklentilerinin yüksek seviyeleri, küresel enflasyonun bir süre daha merkez bankalarının hedeflerinin üzerinde seyretmeye devam edeceğini ima etmektedir. 2023 yılında enflasyonda görülen keskin düşüşe rağmen birçok ülkede özellikle hizmet enflasyonundaki katılık dikkati çekmektedir.


Gelişmekte olan ülkelerde (GOÜ) faiz indirimleri parasal sıkılığı koruyacak şekilde sürdürülürken, gelişmiş ülke merkez bankalarının da 2024 yılı içinde faiz indirimlerine başlamaları beklenmektedir. Ancak enflasyonda gözlenen katılık, jeopolitik gelişmeler ve emtia fiyatlarına ilişkin risklerin artmasına bağlı olarak, merkez bankalarının faiz indirimlerinde temkinli bir yaklaşım izleyecekleri değerlendirilmektedir. Diğer taraftan, gelişmiş ülkelerin büyüme ve enflasyon görünümleri ile para politikalarına yönelik beklentiler farklılaşmaya devam etmiş, artan küresel belirsizlikle birlikte risk iştahı ve GOÜ’lere yönelen portföy akımları son dönemde dalgalı bir seyir izlemiştir.”


Özette, finansal koşullardaki sıkılık önemli ölçüde korunmakla birlikte yurt içi ve yurt dışı yerleşiklerin Türk lirası varlıklara yönelimiyle piyasada oluşan likidite fazlasının Türk lirasının mevduat faizleri üzerinde etkili olduğu ifade edilerek, Türk lirası mevduat faizlerinin 26 Nisan haftasından bu yana 163 baz puan azalarak 17 Mayıs itibarıyla yüzde 58,68 seviyesinde gerçekleştiği, aynı dönemde Türk lirası cinsi ticari kredilere olan talebin yavaşlamasıyla birlikte ticari kredi faizlerinin 336 baz puan düşüşle yüzde 63,70 seviyesinde oluştuğu vurgulandı.


Bireysel tarafta ihtiyaç kredisi (Kredili Mevduat Hesabı hariç) faizlerinin 327 baz puan gerileyerek yüzde 78,04 olarak gerçekleştiği, konut kredisi faizlerinin yatay bir seyir izleyerek yüzde 44,88 seviyesine geldiği, taşıt kredisi faizlerinin ise son dönem kampanyaların sona ermesiyle 17,44 puan yükselerek yüzde 43,59 olduğu ve 17 Mayıs 2024 itibarıyla kampanya öncesi seviyesine yaklaştığı belirtildi.


Özette, parasal sıkılaştırmanın krediler ve iç talep üzerindeki etkilerinin yakından izlendiği vurgulanarak şunlar ifade edildi:


“Atılan parasal ve miktarsal sıkılaşma adımlarının etkisiyle Mart PPK döneminden bu yana belirgin şekilde yavaşlayan Türk lirası kredi büyümesinin, yurt içi talepte ilk sinyalleri görülen yavaşlamayı desteklemesi beklenmektedir. Bu kapsamda, bireysel kredilerin 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması 26 Nisan haftasından bu yana azalarak yüzde 3,28 seviyesinden 17 Mayıs itibarıyla yüzde 1,44 seviyesine gelmiştir. Söz konusu orandaki gerilemenin arkasında, ihtiyaç kredilerinde yüzde 2,49’dan yüzde 2,70’e gelen sınırlı artışa rağmen bireysel kredi kartlarında yüzde 5,01’den yüzde 1,12 seviyesine belirgin düşüş yatmaktadır. Taşıt kredilerindeki büyüme oranları negatif bölgede kalmaya devam etmiş ve 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması yüzde eksi 1,40 olarak gerçekleşmiştir. Türk lirası ticari kredilerdeki zayıf seyir de korunmuş ve 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması yüzde 0,03 ile yatay denebilecek bir düzeyde gerçekleşmiştir. Kur etkisinden arındırılmış YP ticari kredilerdeki büyüme ise Türk lirası ticari kredilerden ayrışan bir seyirle yüzde 2,89’dan yüzde 4,88’e yükselmiştir.”


Makroihtiyati çerçevede sadeleşme ve piyasa mekanizmasının işlevselliğini artırma amacı kapsamında 9 Mayıs 2024 itibarıyla menkul kıymet tesisi uygulamasının sonlandırıldığı anımsatılan özette, “TCMB brüt uluslararası rezervleri, nisan ayı PPK toplantı haftasından bu yana 15,05 milyar ABD doları artarak 17 Mayıs 2024 itibarıyla 139,1 milyar ABD doları seviyesine yükselmiştir. Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk primi (CDS) 22 Mayıs 2024 itibarıyla 263 baz puan seviyesine gerilemiştir. Türk lirasının 1 ay vadeli kur oynaklığı 22 Mayıs itibarıyla yüzde 11,95 seviyesine yükselirken, 12 ay vadeli kur oynaklığı yüzde 22,14 seviyesine yükselmiştir. Önceki PPK toplantı haftasından bu yana hisse senedi piyasasında yurt dışında yerleşik yatırımcıların pozisyon değişimi oldukça sınırlı kalırken, neredeyse tamamı Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) kaynaklı olmak üzere toplam 5,54 milyar ABD doları net portföy girişi gerçekleşmiştir.” ifadesi kullanıldı.


“Nisan-mayıs dönemine ilişkin yüksek frekanslı veriler ve saha gözlemleri, yurt içi talepte dengelenmeye yönelik birtakım sinyaller içermektedir”


Özette, yakın döneme ilişkin göstergelerin yurt içi talepte ilk çeyreğe kıyasla yavaşlamaya işaret ettiği, perakende satış hacim endeksinin ocak ve şubat aylarındaki aylık bazda yüksek artışlardan sonra mart ayında yatay seyrettiği, çeyreklik bazda ise endeksin büyümesinin hızlandığı belirtildi.


Ticaret satış hacim endeksinin de bu dönemde aylık ve çeyreklik bazda arttığı bilgisi verilen özette, şu değerlendirmede bulunuldu:


“Hizmet üretim endeksi, hizmetler sektörü faaliyetinde çeyreklik bazda ılımlı bir artışa işaret etmiştir. Aynı dönemde kartla yapılan harcamalarda yüksek oranlı artış olmuştur. Bu çerçevede, talebin seviyesi enflasyon üzerinde bir risk unsuru olarak görülmeye devam etmiştir. Nisan-mayıs dönemine ilişkin yüksek frekanslı veriler ve saha gözlemleri ise yurt içi talepte dengelenmeye yönelik birtakım sinyaller içermektedir. Bu kapsamda, nisan ayı itibarıyla imalat sanayi PMI verileri, üretimde yeni siparişlerdeki düşüş kaynaklı bir yavaşlama ima etmiştir. Kartla yapılan harcamalara dair veriler ve firma görüşmelerinden edinilen tüketim harcamalarına ilişkin tespitler, ikinci çeyrekte iç talepte ilk çeyreğe kıyasla yavaşlamaya işaret etmektedir.


Mart ayında sanayi üretim endeksi, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış olarak aylık bazda yüzde 0,3 gerilerken, takvim etkilerinden arındırılmış olarak yıllık bazda yüzde 4,3 artmıştır. Çeyreklik bazda sanayi üretimi yüzde 3,5 oranında yükselmiştir. Bu güçlü artışta, diğer ulaşım araçları imalatı başta olmak üzere tipik olarak yüksek oynaklık sergileyen kalemlerdeki yükselişler de etkili olmuştur. Söz konusu kalemler dışlandığında, çeyreklik değişim oranı yüzde 2 ile genel endeksin değişimine kıyasla daha ılımlı gerçekleşmiştir. İmalat sanayi kapasite kullanım oranı ise nisan ayında mevsimsellikten arındırılmış olarak yüzde 77 seviyesinde gerçekleşerek çeyreklik bazda yatay bir seyir ima etmiştir.


Mart ayı itibarıyla mevsimsellikten arındırılmış istihdam, çeyreklik bazda yüzde 1,7 oranında artarak 32,4 milyon kişi seviyesinde gerçekleşmiştir. Bu dönemde iş gücüne katılım oranı çeyreklik bazda artmış, işsizlik oranı ise 0,1 puan gerileyerek yüzde 8,7 düzeyinde gerçekleşmiştir. Anket göstergeleri ise imalat sanayi firmalarının geleceğe yönelik istihdam beklentilerinde düşüşe işaret etmektedir.”


Özette, mart ayında cari işlemler açığının aylık bazda 4,5 milyar dolar olarak gerçekleştiği, yıllıklandırılmış olarak ise 31,2 milyar dolara gerilediği belirtilerek, “Söz konusu gerilemede, enerji ithalatında yıllık bazda devam eden düşüş ile altın ve enerji hariç dış ticaret açığındaki yavaşlamakla birlikte süregelen azalış etkili olmuştur. Diğer yandan, altın dış ticaret açığı önceki aya kıyasla nispeten yatay seyretmiştir.” denildi.


TÜİK tarafından turizm istatistiklerinde yapılan revizyon neticesinde seyahat gelirlerinin 2012-2023 dönemi için yukarı yönlü güncellendiği, böylelikle hizmet gelirlerinin sürükleyicisi niteliğindeki seyahat gelirlerinin cari işlemler dengesine sunduğu güçlü katkının geriye dönük olarak daha da belirginleştiği bilgisi verilen özette, mart ayında yıllıklandırılmış olarak hizmetler dengesinin verdiği fazlanın önceki aya benzer seviyede korunduğu ifade edildi.


Özette, geçici dış ticaret verilerinin nisan ayında mevsimsellikten arındırılmış olarak ihracatta yatay bir görünüme, ithalatta ise artışa işaret ettiği belirtilerek şunlar kaydedildi:


“Altın ithalatı nisan ayında da tarihsel ortalamalarının üzerinde gerçekleşirken, yıllıklandırılmış olarak 23 milyar ABD doları civarında yatay seyrini sürdürmüştür. Bununla birlikte tüketim malı ithalatı nisan ayında artarak cari işlemler dengesindeki iyileşmeyi sınırlamıştır. Nisan ayına ilişkin geçici dış ticaret verileri mayıs ayı için yüksek frekanslı verilerle beraber değerlendirildiğinde, 3 aylık ortalama eğilimler, ihracatta görece yatay bir seyir ile ithalatta artış ima etmektedir. Tüketim malı ithalatının seyri, parasal sıkılaştırmanın iç talep üzerindeki etkilerinin değerlendirilebilmesi açısından çeşitli diğer göstergelerle beraber yakından takip edilmektedir.


Cari açığın finansmanı tarafında ise bankacılık sektörünün yıllıklandırılmış uzun vadeli borç çevirme oranı, mart ayında yüzde 123 seviyesinde gerçekleşmiştir. Söz konusu oran, bankacılık sektörü dışındaki firmalarda yüzde 97 civarında olmuştur. Bu çerçevede, yurt dışı borçlanma imkanlarının bir önceki aya kıyasla iyileştiği gözlenmektedir.”


TCMB Para Politikası Kurulunun 23 Mayıs’taki toplantısına ilişkin yayımlanan özette enflasyonda yaşanan gelişmelere işaret edilerek, tüketici fiyatlarının nisanda yüzde 3,18 yükseldiği, yıllık enflasyonun 1,30 puan artışla yüzde 69,80 olduğu kaydedildi.


Söz konusu dönemde temel mal, hizmet, enerji ve alkol-tütün-altın gruplarının yıllık enflasyona olan katkısı yükselirken, gıda grubunun katkısının gerilediği; diğer yandan, mevsimsel etkilerden arındırıldığında aylık tüketici enflasyonundaki yavaşlama eğiliminin sürdüğü bilgisi paylaşıldı.


Nisanda hizmet grubunda aylık fiyat artışının yüksek seyretmeye devam ettiği, kira ve lokanta-otel gibi alt gruplara ek olarak ulaştırma hizmet fiyatlarının bayramın da etkisiyle güçlü artış katettiği belirtilen özette, şu ifadeler yer aldı:


“Temel mal grubunda mevsimsellikten arındırılmış aylık enflasyon bu dönemde otomobil fiyatlarındaki ılımlı artışın da etkisiyle yavaşlamıştır. Gıda grubunda aylık fiyat artışını işlenmemiş gıda grubu sürüklerken, işlenmiş gıda enflasyonundaki ılımlı seyir korunmuştur. Kırmızı et fiyatlarındaki artış hızı yavaşlamakla birlikte sürmüş, gıda grubu bilhassa et fiyatları olmak üzere doğrudan etkilerinin yanı sıra yemek hizmetleri kanalıyla dolaylı olarak da manşet enflasyonu olumsuz etkilemeye devam etmiştir. Bununla birlikte, bu dönemde 3 yıllık bir sürenin ardından yıllık gıda enflasyonu manşet enflasyonun altına gerilemiştir. Tütün ürünlerinde ise üretici firma kaynaklı olarak fiyat artışları gerçekleşmiştir. Enerji grubu fiyatlarına bakıldığında, Türk lirası cinsi petrol fiyatlarındaki gelişmelere paralel olarak akaryakıt fiyatlarındaki yükseliş, doğal gaz fiyatlarındaki mekanik etki kaynaklı düşüşle dengelenmiştir. Bunun sonucu olarak enerji grubu fiyatları aylık bazda değişmemiştir. Nisanda bedelsiz doğal gaz kullanımının aylık tüketici enflasyonuna mekanik etkisi eksi 0,14 puan olmuştur.”


“Nisanda aylık enflasyonun ana eğilimi sınırlı zayıflama kaydetti”


Nisanda aylık enflasyonun ana eğiliminin sınırlı bir zayıflama kaydettiği belirtilen özette, mevsimsellikten arındırılmış verilerle B ve C endekslerinin aylık artış oranlarının sırasıyla yüzde 3 ve yüzde 3,2 seviyelerinde gerçekleşerek önceki aya göre bir miktar zayıfladığı aktarıldı.


B ve C endekslerinde mevsimsellikten arındırılmış 3 aylık ortalama artışların sırasıyla yüzde 3,4 ve yüzde 3,6 olduğuna dikkat çekilen özette, fiyat artışlarının işlenmiş gıdada ılımlı seyrini sürdürdüğü, temel mal ve hizmet gruplarında yavaşladığı kaydedildi.


“Bu dönemde Medyan, SATRIM ve diğer ana eğilim göstergeleriyle yayılım endeksi yataya yakın seyretmiştir.” denilen özette, şu değerlendirmelere yer verildi:


“Hizmet enflasyonundaki yüksek seyir ve katılık, enflasyon beklentileri, jeopolitik riskler, emtia fiyatlarındaki oynaklıklar ve gıda fiyatları enflasyonist baskıları canlı tutmaktadır. Hizmet sektöründe hakim olan fiyatlama davranışı önemli bir atalete ve şokların enflasyon üzerindeki etkilerinin uzun bir süreye yayılmasına neden olmaktadır. Yıllık enflasyon nisanda temel mal grubunda yüzde 57,1 olurken, hizmet sektöründe yüzde 97 ile yaklaşık 40 yüzde puan daha yukarıda gerçekleşmiştir. Ayrıca, hizmet sektörüne ait yayılım endeksi nisanda tarihsel ortalamasının yaklaşık yüzde 40’ı kadar üzerinde seyrederek, artışların sektör geneline yayılmaya devam ettiğini göstermektedir. Bu bakımdan, yakın dönem tüketici enflasyonu gerçekleşmeleri dikkate alındığında, belirli hizmet kalemlerinde enflasyonun bir süre daha yüksek seyretme riski bulunmaktadır. Kira, haberleşme ve lokanta-otel gibi hizmet sektörlerinin bu bağlamda öne çıkacağı değerlendirilmektedir.”


“Konut fiyatlarındaki artış enflasyonun altında”


TCMB PPK Toplantı Özeti’nde, yeni ve yenilenen sözleşmelerde kira artış oranının, tüketici fiyat endeksindeki mevcut yıllık seviyenin altında olmakla birlikte nispeten yüksek seyrettiği belirtilerek, “Öte yandan, konut fiyatları yıllık artışı mart itibarıyla yüzde 52 seviyesine gerileyerek yıllık tüketici enflasyonunun altında kalırken, mevsimsellikten arındırılmış veriler bu kalemdeki aylık artışın da son aylarda önemli ölçüde yavaşladığına işaret etmiştir.” denildi.


Konut fiyatlarındaki bu durumun ilerleyen dönemde kira enflasyonunu sınırlayacak bir unsur olduğu kaydedilirken, kira artışını yüzde 25 ile sınırlayan regülasyonun yakın gelecekte yürürlükten kalkacak olmasının kira enflasyonuna etkisinin yakından takip edileceği paylaşıldı.


“Haberleşme hizmetlerinde yüksek aylık fiyat artışları gözlenmekte”


Özette, haberleşme hizmetlerinde cep telefonu görüşme ve internet ücretleri öncülüğünde yüksek aylık fiyat artışlarının gözlendiği, tarihsel olarak ılımlı bir eğilim sergileyen haberleşme grubunda yıllık enflasyonun nisan ayı itibarıyla yüzde 66,3 ile tüketici enflasyonuna yakın gerçekleştiği bildirildi.


Haberleşme grubunda belirli hizmet kalemlerinin taahhüt bazlı abonelik yapısının ve geçmişte ortaya çıkan maliyet baskılarının tüketici fiyatlarına gecikmeli ve kontrat yenileme hızına bağlı olarak kademeli olarak yansımasına neden olduğu belirtilen özette, şu ifadeler kullanıldı:


“Bir diğer hizmet kalemi olan lokanta-otel alt grubundaki aylık enflasyon, başta et olmak üzere gıda fiyatlarının etkisiyle yüksek seyrini sürdürmektedir. Öte yandan, karkas et fiyatlarında süregelen yüksek artışların yerini düşüşe bırakması önümüzdeki dönemde yemek hizmetleri üzerindeki yukarı yönlü baskıları sınırlayacaktır. Yurt içi üretici fiyatları nisan ayında yüzde 3,60 artmış, yıllık enflasyon 4,19 puan yükselerek yüzde 55,7 olmuştur. Ana sanayi gruplarına göre incelendiğinde, enerji ile dayanıksız ve dayanıklı tüketim grupları yüksek aylık fiyat artış oranlarıyla öne çıkmıştır. Yıllık enflasyon sermaye malı dışındaki gruplarda yükselmiştir. 2023 Ekim’den itibaren gerileyen uluslararası emtia fiyatlarında ocak ayında başlayan artış eğilimi nisanda da sürmüştür. Nisanda enerji ve enerji dışı emtiada fiyatlar yükselirken, enerji dışı emtiada endüstriyel metal ve altın fiyatlarındaki artış öne çıkmıştır. Mayısın ilk 3 haftası itibarıyla, enerji dışı emtia fiyatlarındaki artış yavaşlarken enerji grubunda fiyatlar gerilemiş, dolayısıyla dış fiyat kaynaklı baskılar bir miktar zayıflamıştır.”


Küresel Arz Zinciri Baskı Endeksinin nisanda tarihsel eğilimine göre bir miktar düştüğü belirtilen özette, takip edilen konteyner navlun endekslerinin, nisanda bir önceki aya oranla gerilediği, mayıs ayının ilk 3 haftası itibarıyla yeniden artış gösterdiği anımsatıldı. Taşımacılık maliyetlerinin izleyen aylardaki gelişiminin ve enflasyon üzerindeki olası etkilerinin yakından takip edilecek bir unsur olarak öne çıktığı vurgulandı.


“Mayıs ayı Piyasa Katılımcıları Anketi sonuçlarına göre enflasyon beklentileri tüm vadelerde düşmüştür”


Özette, Mayıs ayı Piyasa Katılımcıları Anketi sonuçlarına göre enflasyon beklentilerinin tüm vadelerde düştüğü belirtilerek, şunlar kaydedildi:


“12 ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi 2 yüzde puan aşağı yönlü güncellemeyle yüzde 35,2’den yüzde 33,2’ye, 24 ay sonrasına ilişkin beklenti ise 0,8 yüzde puan düşüşle yüzde 22,1’den yüzde 21,3’e gerilemiştir. Buna ek olarak önceki ay yatay seyreden cari yıl ve gelecek yıl sonuna ilişkin enflasyon beklentileri bu dönemde azalarak sırasıyla yüzde 43,6 ve yüzde 25,6 olmuştur. 5 yıl sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi ise yüzde 12,3 seviyesinden yüzde 11,8’e gerilemiştir. Enflasyon beklentileri tüm vadelerde gerilese de mevcut seviyeler Mayıs Enflasyon Raporu enflasyon tahminlerinin üzerinde seyrederek enflasyon görünümü üzerinde yukarı yönlü risk teşkil etmeye devam etmektedir. Kurul, enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarının öngörüler ile uyumunu yakından takip etmektedir. Öncü göstergeler, mayıs ayında enflasyonun ana eğiliminin Mayıs Enflasyon Raporu öngörüleriyle uyumlu olarak nispeten yatay seyredeceğine işaret etmektedir.”


Özette, öncü verilerin, son dönemde döviz kurundaki ılımlı görünümün yansımasıyla, kur geçişkenliği görece yüksek olan dayanıklı mallarda fiyat artışlarının önemli ölçüde yavaşladığına işaret ettiği belirtildi.


Giyim ve ayakkabı alt grubunda fiyatların sezon geçişine bağlı olarak yükseldiği, hizmet grubunda aylık enflasyonun bir önceki aya kıyasla yavaşladığı, temel mallara göre yüksek seyrini sürdüreceğinin öngörüldüğü paylaşıldı.


Diğer taraftan, bir süredir ılımlı bir görünüm arz eden işlenmiş gıdada aylık enflasyonunun bu ay güçlendiği, işlenmemiş gıda fiyatlarının ise sebze fiyatları öncülüğünde gerilediği kaydedildi.


Kırmızı et fiyatlarındaki artışın, karkas et fiyatlarındaki düşüşe istinaden, mayısta önemli ölçüde yavaşladığı belirtilen özette, aylık bazda yüksek seyretmesi öngörülen işlenmiş gıda enflasyonunda et ile süt ürünlerinin öne çıktığı bildirildi.


Mayısta tüketici enflasyonu üzerinde enerji grubunun etkisinin belirgin olacağı aktarıldı.


“Aylık enflasyondaki ılımlı seyre karşın, yıllık tüketici enflasyonu mayıs ayında kayda değer bir oranda yükselecektir”


Özette, enerji grubunda uluslararası ham petrol fiyatlarındaki azalışa bağlı olarak gerileyen akaryakıt fiyatlarına karşın, 25 metreküp bedelsiz doğal gaz kullanımının sona ermesinin etkisiyle mayısta yüksek bir aylık artış gerçekleşeceği, nitekim, söz konusu uygulamanın sona ermesiyle oluşan mekanik etkinin, mayısta aylık tüketici enflasyonunu 0,7 puan yukarı çekeceğinin tahmin edildiği anlatıldı.


Doğal gaz kaynaklı bu etki arındırıldığında, mevsimsel etkilerden arındırılmış tüketici enflasyonunun nisana göre gerilemesinin öngörüldüğü belirtilen özette, şu ifadeler yer aldı:


“Aylık enflasyondaki ılımlı seyre karşın, yıllık tüketici enflasyonu mayısta kayda değer oranda yükselecektir. Bu gelişmede, önceki politika metinlerinde değinildiği üzere, enerji fiyatları kaynaklı baz etkisi belirleyici olacaktır. Nitekim bir önceki yılın mayıs ayında doğal gazın bedelsiz olarak kullanılmasına bağlı olarak, enerji fiyatları oldukça yüksek bir oranda düşmüştü. Bu doğrultuda, yıllık enflasyonun mayısta tüketici fiyatlarında söz konusu baz etkisiyle belirgin oranda yükselmesi, buna karşın B ve C göstergelerinin yıllık değişimlerinin ise ılımlı seyretmesi beklenmektedir.”


“Enflasyonda belirgin ve kalıcı bozulma öngörülmesi halinde para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır”

“Kurul, parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de göz önünde bulundurarak politika faizinin sabit tutulmasına karar vermekle birlikte, enflasyon üzerindeki yukarı yönlü risklere karşı ihtiyatlı duruşunu yinelemiştir.” ifadesinin yer aldığı özette, aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşunun sürdürüleceği vurgulandı.


Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda para politikası duruşunun sıkılaştırılacağı belirtilen özette, şu bilgiler yer aldı:


“Para politikasındaki kararlı duruş, yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtasıyla aylık enflasyonun ana eğilimini düşürecek ve dezenflasyon yılın 2. yarısında tesis edilecektir. Son dönem kredi büyümesi ve mevduat gelişmeleri göz önünde bulundurularak, makro finansal istikrarı koruyacak ve parasal aktarım mekanizmasını destekleyecek ek adımlar atılmıştır. Yurt içi ve yurt dışı yerleşiklerin Türk lirası finansal varlıklara talebiyle oluşan likidite fazlasının ilave tedbirlerle sterilize edilmesine karar verilmiştir. Bu çerçevede, Türk lirası mevduat ve kur korumalı mevduat hesaplarına uygulanan zorunlu karşılık oranları artırılarak sistemden yaklaşık 550 milyar lira likidite çekilmiştir. Ayrıca, KKM hesaplarının daha hızlı azalmasını sağlamak amacıyla zorunlu karşılık faiz ve komisyon uygulamalarında değişiklikler yapılmıştır.”


Özette, yabancı para kredi büyümesindeki hızlanma dikkate alınarak bu kredilere aylık yüzde 2 büyüme sınırı getirildiği, sınırı aşan kredi tutarı kadar Türk lirası cinsinden zorunlu karşılığın bir yıl boyunca bloke olarak tesis edilmesine karar verildiği anımsatıldı.


Merkez Bankası tarafından yapılan düzenlemelerin sonuçlarının takibine ilişkin değerlendirmelerin de yer aldığı TCMB PPK Toplantı Özeti’nde şu ifadeler kullanıldı:


“TCMB tarafından yapılan düzenlemelere ilişkin etki analizleri söz konusu çerçevenin tüm bileşenleri için enflasyon, faizler, döviz kurları, rezervler, beklentiler ve finansal istikrar üzerindeki yansımalarıyla birlikte bütüncül bir bakış açısıyla değerlendirilerek yapılmaktadır. Kurul, politika kararlarını parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de dikkate alarak, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve enflasyonu orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirleyecektir. Enflasyon ve enflasyonun ana eğilimine ilişkin göstergeler yakından takip edilecek ve Kurul, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanacaktır.”

Kaynak

[ideabox_newsletter]

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Hızlı yorum için giriş yapın.

Giriş Yap