- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Erzincan’ın İliç ilçesinde 13 Şubat’ta altın madeni sahasında meydana gelen heyelanın ardından çeşitli incelemeler yapılıyor.
Bölgeye gelerek 2 gün sahada incelemelerde bulunduklarını dile getiren Uslu, “Önce Valimizden ve Valiliğimizden hem kaza öncesi hem de kaza sonrası yapılan çalışmalar konusunda bilgi aldık. Ardından hem maden ocağını hem de kazanın olduğu noktaları ayrıntısıyla yerinde gördük, inceledik. Burada akademisyenlerden ve bilim insanlarından da bu maden ocağı ve kazayla ilgili bilgiler aldık” diye konuştu.
Bölgede yer altı sularının kirlenmesine karşı alınan tedbirler konusunda da yerinde incelemeler yaparak bilgiler aldıklarını anlatan Uslu, şöyle devam etti:
“Üzücü bir kaza yaşadık, milletimiz derinden üzüldü. Şu ana kadar 4 kardeşimizin cansız bedenine ulaşıldı. Allah’tan rahmet diliyoruz, yakınlarına başsağlığı diliyoruz. 5 kardeşimize ulaşmak için de çalışmalar devam ediyor. 7/24 ilgili kurumlarımız bölgede çalışıyorlar. Alanda çalışabilecek kadar kamyon bölgeye sevk edilmiştir. Tabii bölgenin bir özel niteliği var. Çok fazla kamyon da başka bir iş kazasına sebep olabileceği için burada maksimum kamyon sayısında çalışmalar devam ediyor.”
Günlük 3 bin kamyon malzeme taşınıyor
Sahada yoğun çalışmanın olduğuna dikkati çeken Uslu, “Günlük 3 bin kamyon malzeme akan bölgeden alınıyor geçici noktalara, çevresel kirlilikler oluşmasın diye altına membran ve kil serilmiş özel bölgelere geçici olarak sevk ediliyor. Şu ana kadar Valiliğimizden ve ilgili kurumlardan aldığımız bilgiler şunu gösteriyor, 180 bin kamyona yakın malzeme bölgeden kaldırılmış durumda ve bu çalışmalar, yaklaşık 25-30 gün içinde bu hafriyat alma, yığınları taşıma çalışmaları tamamlanmış olacak.” ifadelerini kullandı.
Özellikle işçilere ulaşılması anlamında 7/24 çalışma olduğunu, bunun dışında da bölgede çalışmalar yapıldığını aktaran Uslu, “Bölgede hava, su ve toprak kirliliği konusunda yoğun bir izleme var.” dedi.
İzlemelerin mobil ve akredite olmuş diğer kurumsal laboratuvarlarda yapıldığını vurgulayan Uslu, “Hem Bakanlığımız hem de bilim insanlarımız şu ana kadar yapılan analizlerde olumsuz bir duruma rastlanmadığını, oluşmadığını bize ifade ettiler ki komisyon olarak tüm o analiz sonuçlarını yazılı olarak ilgili bakanlıklardan ve kurumlardan aldık. Bunu da raporumuzun içine dercedeceğiz. Bu analizlerin kaza olduğu andan itibaren yapıldığını, her gün birkaç kez sıklıkla tekrar edildiğini ilgili bürokrat arkadaşlarımız, Bakanlık yetkililerimiz bize ifade etti. Çevre, insan hepsinin önünde geliyor.” diye konuştu.
İkinci olarak bu tür kazaların olmaması için hangi tedbirlerin alınması gerektiğini de araştıracaklarını bildiren Uslu, “Üçüncü bölüm ise önce insan, önce çevre sonra güvenilir madencilik anlayışını benimsemiş, güvenilir ve sürdürülebilir madencilik mimarisi ki burası özel bir madencilik alanı. Altın madenciliği mimarisinin, altın madenciliği politikasının, altın madenciliği mevzuatının oluşması için bütün bilgileri raporumuza dercedeceğiz ve öneriler kısmı olacak.” değerlendirmesinde bulundu.
Kurumları dinlediklerini ve bilim insanlarını dinlemeye başladıklarını dile getiren Uslu, şunları kaydetti:
“Yoğun bir şekilde üniversitelerimizle işbirliği içindeyiz. Farklı üniversitelerden farklı bilim insanlarından, altın madenciliği konusunda Türkiye’de ve dünyada yapılan çalışmalar konusunda bilgiler alacağız. Ardından maden, kimya ve jeoloji mühendisleri odaları gibi odalardan, STK’lerden, derneklerden bilgi alacağız. Bu madeni çalıştıran ilgili firmayı Meclisimize davet edeceğiz. Ondan da hem maden ocağının daha önceki durumu hem kazayla ilgili bilgileri alacağız. Bunu plan ve istişare çerçevesinde yapıyoruz.”
“Hedefimiz, hiç kimsenin kafasında tek bir şüphe, tek bir soru kalmasın”
Komisyonda TBMM’de grupları olan bütün siyasi partilerden temsilcilerin olduğuna dikkati çeken Uslu, “Çalışmalarımızın tamamını da kendileriyle istişare yaparak devam ettirmeye çalışıyoruz. Hedefimiz, hiç kimsenin kafasında tek bir şüphe, tek bir soru kalmasın. Tek bir sorun ve tek bir şüphe kalmayıncaya kadar çalışacağız. Mümkün olduğunca geniş bir çerçevede çalışacağız. Tutarlı, objektif ve kamuoyunu bilgilendirecek bilimsel ve teknik bilgilerin olduğu bir raporu inşallah önce Genel Kurulumuzda, sonra kamuoyuyla, sonra ilgili kurumlarla paylaşacağız. Bundan sonraki madencilik süreçlerinin daha güvenli, daha sürdürülebilir olması için gerekiyorsa kanunlarda gerekiyorsa alt mevzuatlarda değişiklik yapılması için aksiyon alacağız.” ifadelerini kullandı.
Devletin kazanın ilk anından itibaren alanda olduğunu yerinde gördüklerini vurgulayan Uslu, kazanın ardından ilgililerin bölgeye hızlı bir şekilde geldiğini ve bölgede olduklarını anlattı.
Uslu, sözlerini şöyle tamamladı:
“Çevresel etkilerin bertaraf edilmesi için Ankara’da farklı kurumlardan bilgiler aldık. DSİ Genel Müdürünü komisyonumuza davet ettik ve kendilerinden bilgi almıştık. Buraya geldikten sonra da DSİ’nin yerinde yaptığı çalışmaları, Ankara’da anlatılan çalışmaları bizatihi burada müşahede ettik. Hem yukarı ve alt havzada hem de yeraltı sularına karışma konusunda, karışmaya engelleme konusunda ciddi çalışmaların yapıldığını görüyoruz. Havayla ve toprakla ilgili olduğu kadar sularla ilgili kirlenme konusunda da yoğun bir izlemenin olduğunu, 100 metreye ulaşan derin kuyulardan numunelerin alınıp sürekli incelendiğini gördük.”