[wp-story]

Kafkasya’daki en kalabalık Türk kavimlerinden: Kumuk Türkleri


Türklerin dünyasına konuk olduğumuz Türk’ün dünyasında bu haftaki durağımız Kumuk Türkleri.


Azerbaycan Türklerinden sonra Kafkaslardaki en kalabalık Türk kavmi Kumuk Türkleridir.


“Kumuk Türkleri Osmanlı Devleti’ne sığındı”


Kumuk Türkleri kimdir, nerede yaşarlar, hangi dili konuşurlar? Detayları Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Çetin Pekacar ile konuştuk


Kumuk Türklerinin, bugün büyük çoğunluğu Rusya‘ya bağlı Dağıstan Özerk Cumhuriyeti’nde, geriye kalan kısmı Çeçen ve Osetya Özerk Cumhuriyetlerinde yaşıyor.


Kumukların bir kısmı, Çarlık Rusyası’nın Kuzey Kafkasya’yı istilası yıllarında ve bilhassa Şeyh Şamil’in esir düşmesinden sonra Osmanlı Devleti’ne sığındı. Kumuk Türkleri Türkiye’de Tokat’ın Üçgözen ve Kuşoturağı, Sivas’ın Yavu köyünde yaşıyorlar.


“Kumuk Türkleri daha 11. yüzyılda kendi adlarıyla tarih sahnesinde”


Prof. Dr. Çetin Pekacar, Kumuk Türklerinin, Kuzey Kafkasya’daki Kumuk ovasının ve Dağıstan’ın dağlık kesiminin yerli halklarından olduğunu söylüyor:


“Etnik bakımdan Kıpçak ve Oğuz boylarının bu sahada kaynaşmasından meydana geldikleri ileri sürülen Kumuk Türklerinin dillerindeki Kıpçak ve Oğuz grubu özellikleri bu görüşü destekliyor.”

Kumuk adının geçtiği en eski kaynak, Mahmud Kâşgarî’nin Divânü Lûgati’t-Türk’üdür. Divânü Lûgati’t-Türk’te Kumuk kelimesinin karşılığı olarak “Bir zaman yanında bulunduğum Beylerden birinin adı” ifadesi geçiyor. Açıkça anlaşılıyor ki Kumuk Türkleri, daha 11. yüzyılda kendi adlarıyla tarih sahnesindedirler.


Kumuklar Hazar Devleti’nin kurucuları olarak gösteriyor


Kumuk bilim adamları Kumukları, Hazar Devleti’nin kurucuları olarak gösteriyor. Hazar Devleti’nin son başkenti Semender, Kumuk ülkesi sınırları içindeydi.


Prof. Dr. Çetin Pekacar Kumuklar ve Hazar Devleti ilişkini şu sözlerle anlatıyor:


“Kumuklar arasında yayılmış olan “Anci-name”, “Derbent-name”, “Karabudaxkent-name” adlı tarihî âbideler, Hazar Devleti devrinden bahseder. Hatta, Hazarlar arasında yaşamış olan Ebu Hamid el-Garnati”nin tespit ettiği ve Hazar sözü dediği bütün kelimeler bugün Kumuk Türklerince kullanılıyor.”


“Kumukların gerçek bir Türk kavmi olduğu açıkça ortada”

Tarihi durumları ve menşeileri hakkında pek çok faraziye ileri sürülen ve hatta Sovyet antropologları tarafından olmak üzere bazı Kafkas kavimlerinin Türkleşmesi sonucu meydana geldikleri dahi söylenen Kumukların; dil, edebiyat, din, yaşayış tarzı, örf ve âdetler ve diğer kültür unsurları bakımından ele alındılarında ve tarihi verilerin ışığında bakıldığında, gerçek bir Türk kavmi olduğu açıkça ortaya çıkıyor.

Prof. Dr. Çetin Pekacar

[1912-1913 yılından Kumuk Türkleri | Fotoğraf: AA]


Kumuk Türkleri, 1594 yılından itibaren başlayan Rus saldırılarına ve işgal hareketlerine karşı, diğer Müslüman Kafkas kavimleriyle birlikte 19. yüzyılın ikinci yarısına kadar kahramanca direndi. Ancak Şeyh Şamil’in 1859’da esir edilmesiyle Dağıstan ve diğer Kafkas bölgeleri hızla Rusların eline geçmeye başladı. 


Rus Çarlığının 1917”de yıkılması sırasında Rusya’da meydana gelen iç karışıklıkta hürriyet ve istiklalleri için ayaklanan Kuzey Kafkasya Türk ve Müslüman camiası içinde Kumuklar yine ön safta yer aldı.


Osmanlı Devleti’nin desteğiyle bağımsızlık ilan edildi


Osmanlı Devleti’nin desteğiyle Dağıstan, 11 Mayıs 1918’de Dağıstan ve Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti adı altında bağımsızlığını ilan etti.


Osmanlı Devleti’nin Harbiye Nazırı Enver Paşa’nın emriyle ve tamamen Müslümanlardan oluşan Kafkas İslam Ordusu, kargaşa içinde bulunan Azerbaycan ve Dağıstan’ı Rus işgalinden kurtararak bağımsızlıklarını ilan etmelerine yardımcı olmak, Kafkasya’da bulunan askerlere eğitim ve silah desteği vermek amacıyla kuruldu.


“Ermeniler Dağıstan’daki Türklere de Müslümanlara da zulüm yapıyor”


Akademik çalışmalar yapmak üzere Dağıstan’a giden Çetin Pekacar, 90-100 yaşlarındaki bir Kumuk Türkü teyzenin Kafkas İslam Ordusu askeriyle yaşadığı olayı dinlerken ağladığını anlattı:


“Kafkas İslam Ordusu önce Bakü’ye girdi, Bakü’yü kurtardı. Ardından bir grup askeri Dağıstan’a gönderildi. Ermeniler Dağıstan’daki Türklere de Müslümanlara da zulüm yapıyor. Kumuk halkı, Türk askerlerini evlerine almış. Bu yaşlı ninemizin evine gelen asker potinini çıkartmış, askerin parmakları et olmuş, hepsi birbirine yapışmış. Asker ninemize demiş ki ‘Anneciğim, 15 gündür sizi kurtarmak için yürüyoruz.’” 


Çetin Pekacar, “Türklerin uğradığı zulümleri, katliamları araştırmak gerekiyor. Dünyada Türklerden daha fazla sürgüne uğrayan, katliama uğrayan başka halk yok. ” diyor.


Prof. Dr. Çetin Pekacar’a göre, Kuzey Kafkasya kabilelerinin bu sırada yapılan milli kurultaylarında Kumuk Türkçesinin, yalnız Dağıstan için değil, bütün Kuzey Kafkasya için birleştirici, müşterek bir dil olarak kabul edildiğini de bu arada vurgulamak lazım.


20 Ocak 1921’de Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti’ne tâbi Dağıstan Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti kuruldu.


1936 Sovyet Anayasası, Kafkasya”nın etnik çeşitliliğini yansıtmayan bir siyasî ve idarî bölümlenmeyi belirledi. Bu bölümleme sonucunda Kumuk Türklerinin büyük bir kısmı Dağıstan Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyetinde, bir kısmı da Çeçen ve Osetya bölgelerinde kalmış oldu.


Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra Dağıstan, Rusya Federasyonuna bağlı bir özerk cumhuriyet haline geldi.


Osmanlı Türkçesi Kumukların yazı dili oldu


Kumuk edebiyat tarihçileri, Kumuk edebiyatının 15. yüzyılda yaşamış olan şair Ümmî Kemal ile başladığını, o devre kadar ise Kumukların edebiyatının Umumî Türk Edebiyatı ile birlikte okunması gerektiğini söylerler.


Osmanlı Devleti’ne de gelen Ümmî Kemal eserlerini Kumuk Türkçesiyle değil, Osmanlı Türkçesiyle yazdı. Osmanlı Türkçesi, ünlü Kumuk şairi Yırçı Kazak’a kadar Kumukların yazı dili oldu.


Yırçı Kazak, Yeni Kumuk Edebiyatının temelini attı. Kumuk Türkleri arasında geniş bir şöhrete sahip olan Yırçı Kazak, şiirlerinde hak, doğruluk, yiğitlik, aşk gibi temaları işlemiş, bu arada halkı ezen beyleri de hicvetmekten geri kalmadı.


Kumuk Türkçesinin Azerbaycan Türkçesine benzerlik gösteren bazı özellikleri bulunuyor


Kumuk Türkçesi, temel olarak Türkçenin Kuzey-Batı (Kıpçak) grubuna dahildir.


Ancak coğrafî konum ve sıkı münasebetlerin bir neticesi olarak Güney grubundaki Azerbaycan Türkçesine doğru yakınlık ve benzerlik gösteren bazı özellikleri de bulunuyor. Ses bilgisi bakımından en önemli benzerlik olarak kelime başında Kuzey-Batı grubundaki k ünsüzüne karşılık Kumuk Türkçesinde, Güney grubunda olduğu gibi g bulunması (meselâ: gişi “kişi”, gel- “gelmek”, gör- “görmek”) gibi..


1928 yılına kadar Arap alfabesini kullanan Kumuk Türkleri, bu tarihte Latin harfleri esas alınarak hazırlanan yeni bir alfabe kabul etti.


1938’de ise onlara diğer Sovyet cumhuriyetlerinde olduğu gibi Kiril esaslı bir alfabe kabul ettirildi. Hala kullanılmakta olan bu alfabe, Kiril esaslı alfabeler içerisinde en kullanışsız ve karmaşık olanlardan biridir.

Kaynak

[ideabox_newsletter]

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Hızlı yorum için giriş yapın.

Giriş Yap