- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
AK Parti Sözcüsü Çelik, parti genel merkezindeki AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısının ardından basın açıklaması yaptı.
AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında MYK toplantısının gerçekleştirildiğini anımsatan Çelik, toplantıda Meclis’te ve gelecek dönemde yapılacak çalışmaların değerlendirildiğini belirtti.
Çelik, Teşkilat Başkanı Erkan Kandemir’in yaptığı sunumda bütün seçimlerde iller, ilçeler düzeyindeki durumun gözden geçirildiğini, değerlendirmeler ve analizlerin yapıldığını söyledi.
Ömer Çelik, 1 Mayıs İşçi ve Emek Bayramı dolayısıyla, emeğiyle dünyayı güzelleştiren, alın teriyle rızkının peşinde koşan ve verdiği emekle insanların daha insanca bir hayat yaşamasına katkıda bulunan bütün emekçilere sevgi ve saygılarını sunduğunu anlattı.
Gazze’deki durumun gündemlerinde olduğunu ifade eden Çelik, Uluslararası Adalet Divanı kararlarına ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarına rağmen hiç bir gücün Netanyahu hükümetinin soykırımcı politikasını durduramadığını, Batılı ülkelerin bir yandan Netanyahu’ya silah vermesi öbür taraftan Gazze’ye insani yardım göndermesi şeklindeki çifte standartlı gündemin onları daha çok cesaretlendirdiğini belirtti. Çelik, bütün bunlara rağmen küresel vicdanın ayakta olduğunu kaydetti.
Dünyanın bütün önemli şehirlerinde son derece soylu ve asil insanların tepkilerini net şekilde ortaya koyduğunu, halkların şimdiye kadar dünya tarihinde görülmemiş bir biçimde Filistin davasından yana tavır koymaya devam ettiğini vurgulayan Çelik, “Son dönemde meydana gelen protestoların neticesi olarak gündeme gelen bir takım eylemlerde görülen şudur ki buna verilen tepkiler kesinlikle Gazze meselesinde insani bir duruşu bastırmaya, insanlığın ve vicdanın sesine tepki vermeye dönük olaraktır. Burada insanların Gazze’den yana, Gazze’deki insanlık durumundan yana ortaya koyduğu tepkileri ve haklı duruşu dünyanın demokratik ve batılı ülkelerinin ters kelepçe dediğimiz bir uygulamayla karşıladığını görüyoruz.” diye konuştu.
Düşünceye, vicdana vurulan ters kelepçenin en önemli gündem maddesi olmaya devam ettiğini dile getiren Çelik, üniversitelerde Müslüman öğrenciler namaz kılarken onları şiddetten, polisin aşırı müdahalesinden Hristiyan öğrencilerin korumaya çalıştığını söyledi.
Soykırım konusunda çalışmalar yapan Yahudi düşünürlerin Netanyahu’nun soykırımcı politikasına güçlü tepkiler verdiğini anlatan Çelik, bütün bu tablonun içerisinde dünyanın demokratik ülkelerinin verdiği tepkinin hiç bir şekilde insanlık onuruna yakışmadığını kaydetti.
ABD’de bir öğretim üyesinin yerde sürüklenirken ve tutuklanırken çekilen fotoğrafını gösteren Çelik, şöyle konuştu:
“Bir öğretim üyesi yerde sürüklenirken ve tutuklanırken kendisine birisi, ‘Ne yapabilirim sizin için?’ diyor. Ben felsefe bölüm başkanıyım Atlanta’daki bir üniversitenin, ‘Lütfen felsefe bölümüne haber verin’ diyor. Zannedersiniz ki bu diyalog, engizisyon zamanında geçiyor, insanların düşünceleri yüzünden yakıldığı dönemlerde geçiyor. Üniversite öğretim üyeleri öğrencilerini korudukları için öğrencileri Gazze’ye tepki verirken yönetimler onlara karşı sistematik bir dışlama politikası güderken bu ters kelepçe uygulamasıyla karşı karşıya kalıyorlar. Soykırım karşıtı Yahudi bir profesör, polisler tarafından Gazze’deki Netanyahu’nun politikasına karşı çıktığı için gözaltına alınıyor. Bence bu görüntüler düşünceye vurulan ters kelepçenin, vicdana vurulan ters kelepçenin, soykırıma karşı çıkmaya karşı vurulan ters kelepçenin sembolü olarak bütün hafızalara nakşedilmiştir.”
Söz konusu olan Siyonizm olduğunda şimdiye kadar bilinen bütün insan hakları literatürünün, bütün temel hak ve hürriyetlerin askıya alındığını ifade eden Çelik, Siyonizmin karşısında insanlığın birikimi olan basın ve ifade hürriyetinin tamamen işlevsiz hale getirildiğini aktardı.
“Zihinleri işgal etmeye çalışıyor bu Siyonizm”
Siyonizmin medeniyetin bütün birikimlerinin askıya alınmasına yol açan bir tutum ortaya çıkardığını vurgulayan Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Zihinleri işgal etmeye çalışıyor bu Siyonizm dediğimiz, Netanyahu’nun temsil ettiği zihniyet. Netanyahu’nun soykırım zihniyeti şu anda insanlığı tehdit eden bir düşünce biçimidir, bir saldırganlıktır, bir soykırım siyasetidir. Dolayısıyla insanlık bütün bu tepkileri vererek Netanyahu hükümetinin temsil ettiği bu zihniyetin temsil ettiği bu soykırım zihniyetine karşı ayakta durmaya çalışıyor ve buna itiraz etmeye çalışıyor. Tüm bunun karşısında bütün bu tepkiler ve eylemler hala üniversitelerin bahçesinde devam ederken buna karşı tabii polis şiddetinin uygulanması ibretlik bir görüntü ortaya çıkarmaktadır.
Her ne olursa olsun insanlık vicdanı, küresel vicdan çeşitli dinlerden, çeşitli milletlerden soylu ve asil insanlar bu soykırım zihniyetini yenecektir. Hani deniyor ya ‘Gazze hariç dünyanın her tarafı işgal altındadır’ diye. Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu bir iradeyle şunu söyleyebiliriz ki, bu zihniyet Türkiye’yi Cumhurbaşkanımızın koyduğu ifadeler, ortaya koyduğu duruş, Türkiye Cumhuriyeti’nin ortaya koyduğu duruş, milletimizin asil duruşu sayesinde, bütün vatandaşlarımızın ortaya koyduğu duruş sayesinde Siyonizm, bu işgal zihniyeti burayı da işgal edememiştir. Onun dışında işgal edilmiş yerler var ve bu işgal edilmiş yerlerde düşünürlere, öğrencilere en acımasız şekilde bir şiddet uygulandığını görüyoruz. Tabii ki bunu bütün gücümüzle kınıyoruz. Bu soykırım zihniyetiyle sonuna kadar mücadele edeceğiz. İnsanlık eninde sonunda bu soykırım zihniyetini yenecektir ve bunların failleri eninde sonunda uluslararası mahkemelerde yargılanacaktır. Gazze’de insanlığa insanlık dersi öğreten küçük çocukların, kadınların mücadelesi muhakkak surette galip gelecektir.”
“Gazze’ye sahip çıkmaya devam edeceğiz”
İsrail ve Filistin arasındaki durumun, iki ülke arasındaki mesele olmaktan çıktığını belirten Çelik, şunları kaydetti:
“Meseleyi, Netahyahu zihniyetinin yaptığı gibi bir din savaşı haline getirmeye çalışanların yaptıkları işler boşa çıkmıştır. Meseleyi Netanyahu zihniyetinin yaptığı gibi Batı medeniyeti ile diğerleri arasında bir mücadele gibi göstermeye çalışanların söylemleri boşa çıkmıştır. Bugün mesele, insanlığı, insanlık onurunu, o kadınları, çocukları savunanlarla soykırım zihniyetini savunanlar arasında bir mücadeledir. Bugün mücadele Gazze’nin yanında durarak, medeniyeti ve medeniyetin değerlerini savunanlarla Netanyahu’nun yanına hizalanarak barbarlığı savunanlar arasında bir mücadeledir. Onun için medeniyetten, insanlıktan, vicdandan ve insan onurundan yana tutumumuzu sürdürerek Gazze’ye sahip çıkmaya devam edeceğiz.”
İran ile İsrail arasında bir gerilimin yaşandığı bir dönemde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Irak ziyaretinin son derece önemli olduğunu vurgulayan Çelik, 12 yıl aradan sonra Irak’taki pozitif gelişmeleri görmenin son derece memnuniyet verici olduğunu söyledi.
Irak ziyaretinde terörle mücadele, sınır aşan sular, güvenlik, savunma sanayii, ticaret, sağlık, iletişim, enerji, ulaşım gibi konularda çok kapsamlı değerlendirmeler yapıldığını aktaran Çelik, Irak ziyaretinin, tek seferde en çok anlaşma imzalanan ziyaret olduğunu, 26 anlaşma imzalandığını ifade etti.
“PKK, Irak’ın toprak bütünlüğüne de karşı”
Bütün bölgede kaos ve istikrarsızlık sürerken, Kalkınma Yolu Projesi’nin bu ziyaretin merkezi konularından biri olduğuna dikkati çeken Çelik, “Basra’yı Türkiye’ye bağlayacak olan Kalkınma Yolu Projesi’nin hayata geçmesini istemeyen, bölgede kaosun ve istikrarsızlığın sürmesini isteyen pek çok odak var. Ama Türkiye tüm bu kaosun içerisinde bile barıştan, istikrardan yana tutumunu sürdürerek, bu projeye güçlü destek vermektedir.” diye konuştu.
Ziyaretin bir diğer önemli konularından bir tanesinin ise terörle mücadele olduğunu belirten Çelik, “Irak makamlarının PKK’yı yasaklı örgütler listesine almasını memnuniyetle karşılıyoruz. Ama doğrudan terör örgütleri listesine alması gerektiğini de ifade ediyoruz. PKK, Irak’ın toprak bütünlüğüne de Irak halkına da karşı olan bir terör örgütüdür. Ve bir terör örgütü hangi muameleyi görmesi gerekiyorsa, o muameleyi görmesi gerekir.” dedi.
Çelik, saldırı ve terör tehdidi Irak topraklarından geldiğinde, Türkiye’nin Birleşmiş Milletler şartının 51. maddesinin verdiği yetkiyle müdahale ettiğini anımsatarak, bu müdahalelerin Irak’ın toprak bütünlüğüne ve siyasi egemenliğine karşı olmadığını vurguladı.
Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’in Türkiye’ye yaptığı ziyareti hatırlatan Çelik, Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ve AB-Türkiye ilişkilerinin tekrar işler hale gelmesi için adımlar atılmasının bütün dünyaya örnek teşkil edebileceğini söyledi.
“Saygı, hem siyasetin hem ilkelerin gereği”
Türkiye’nin Azerbaycan’la ilgili konuları yakından takip ettiğinin altını çizen Çelik, sembolik de olsa Azerbaycan-Ermenistan sınırına yerleştirilen sınır taşının son derece önemli olduğunu vurguladı.
Çelik, Ermenistan’ın bölge barışına katkı sağlama ve Azerbaycan’a dönük saldırganlıktan vazgeçme yönündeki mesajlarını pozitif karşıladıklarının altını çizdi.
Türkiye’nin dünyaya sesinin duyulması ve tezlerinin doğru anlatılması ile Gazze konusunda TRT ve Anadolu Ajansı’nın gayretlerinin çok önemli etkiler ürettiğini belirten Çelik, bu anlamda TRT İspanyolcanın kurulmasını sağlayan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ile TRT Genel Müdürlüğünü tebrik etti.
Bazı DEM Parti yöneticilerinin İstiklal Marşı’na, Türk Bayrağına, Cumhuriyet’in Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a saygısızlık yaptığını kaydeden Çelik, bu konuda gösterilmesi gereken saygının hem siyasetin hem de ilkelerin gereği olduğunu vurguladı.
“Hiç kimse meşru siyaset alanında aldığı yetkiyi gayrimeşru birtakım girişimler için kullanamaz.” diyen Çelik, İstiklal Marşı ve bayrağa yapılan saygısızlığın, meşru alanda alınan yetkinin gayrimeşru alanda kullanılmasının bir biçimi olduğunu söyledi.
“Rövanşist tutumlar içerisine girmemesi gerekir”
Herkesi, bu değerlere saygılı olmaya davet eden Çelik, ortak değerlere karşı gereken saygının gösterilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Çelik, bunun bir siyasi polemik haline getirilmesi yerine, bu sıkıntılı tabloları yaratan partinin gereken tedbirleri alıp, kamuoyuna düzgün bir görüntü vermesi gerektiğini ifade etti.
Diyarbakır’da Sezai Karakoç’un isminin kültür merkezinden silinmeye çalışıldığına dikkati çeken Çelik, “Bunlar hiç hoş, şık olmayan, son derece değersiz hareketlerdir. Herkesin hem milli, ortak değerler konusunda hassasiyet göstermesi hem de bu şekilde rövanşist birtakım tutumlar içerisine girmemesi gerekir. Bundan ne siyaset kurumu bir fayda sağlar ne de bunu yapanlar bir fayda sağlar.” dedi.
Çelik, Anayasa meselesinden diğer konulara kadar mevcut siyasi gündemin bütün konularının MYK’de ele alındığını aktararak, ekonomi politikalarında, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile ekibine desteklerinin tam olduğunu vurguladı.
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu’nun, yeni anayasa çalışmalarıyla ilgili “Parlamenter demokratik sisteme geçişle alakalı emareler taşırsa, oturur konuşuruz.” şeklindeki açıklamasının sorulması üzerine Çelik, vatandaşın kararını verdiğini, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin milletin iradesiyle hayata geçtiğini söyledi.
Cumhurbaşkanını doğrudan seçme yetkisinin vatandaşa verildiğini anımsatan Çelik, “Vatandaşa verilen hak asla geri alınmaz. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi çeşitli testlerden geçmiştir. ‘Aksayan şu tarafı var’ deniyorsa, Cumhurbaşkanımız da daha önceden ifade etti, aksayan yerlerin her zaman düzeltilmesi mümkündür. Türkiye’nin çağdaş, sivil, halk odaklı, tamamen millet iradesi tarafından şekillendirilmiş bir anayasaya kavuşma iradesini güçlü tutmak lazım.” diye konuştu.
Çelik, öğretmen atamalarıyla ilgili soruya ise “Takvim çalışıyorlar, sayı da çalışıyorlar. Kısa zamanda açıklarlar ama şunu bilsinler kendileri her zaman bizim gündemimizde. Genç kardeşlerimizin atama konusundaki hissiyatını, biran evvel öğrencileriyle buluşma arzusunu son derece saygıyla karşılıyoruz. Onunla ilgili takvim çalışması yapılıyor, yakında açıklarlar.” cevabını verdi.
“Lanetlenmesi gereken Netanyahu’nun soykırım politikasıdır”
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yabancı bir televizyon kanalına verdiği röportajda, Hamas’a yönelik kullandığı “terör örgütü” ifadesini yanlış bir açıklama olarak değerlendirdiklerini belirten Çelik, şunları kaydetti:
“Hamas’ın bir terör örgütü olarak bu şekilde nitelenmesi ve suçlanması tamamen yanlıştır. İki prensip ortaya koymuştuk. Hangi kesime olursa olsun hiçbir şekilde sivillere dönük saldırıları doğru bulmuyoruz, bunu meşru kabul etmiyoruz. Bu ifademizi her zaman söylüyoruz. Gelinen noktada esas mesele Hamas meselesi değil, bugün Netanyahu hükümetinin, soykırımcı politikalarla Filistinlilere karşı uyguladığı bu soykırım ve katliam siyasetidir.”
İsrail’in geçmişte Hamas’ın seçimlere girmesine izin verdiğini anımsatan Çelik, İsrail açısından bile seçimlere girmesi uygun görülen bir partiye, bugün “terörist” şeklinde bir ifade kullanılmasının yanlış olduğunu kaydetti.
Çelik, Netanyahu hükümetinin soykırımcı politika izlediğine dikkati çekerek, “Ortada bir terör varsa bu, Netanyahu hükümetinin soykırımcı politikasına verilecek isimdir. Sağdan ve soldan siyasi partiler arasında çok büyük bir ayrım da ortaya çıkmamıştır, bu söz haricinde. Bugün, kayıtsız ve şartsız lanetlenmesi gereken Netanyahu’nun soykırım politikasıdır.” değerlendirmesinde bulundu.
“Rutin görüşme”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin dünkü görüşmesinin “rutin bir görüşme” olduğunu ifade eden Çelik, şunları söyledi:
“Cumhurbaşkanımız, MYK toplantımızda bu konuya değindi ve son derece verimli bir görüşme olduğunu, iç politika ve dış politikaya dair gündemlerin gözden geçirildiğini ifade etti. CHP Genel Başkanı Özel’i de bir kabulü olacak. Bütün bu seçim sonrasındaki istişare süreci bu şekilde değerlendirilmiş olacak. Bahçeli ile Cumhurbaşkanımız arasındaki görüşme trafiği herhangi bir olaya endeksli değil, kendi doğallığı, rutini içerisinde çeşitli siyasi gündem maddelerini görüşmek üzere gerçekleşiyor.”
Çelik, “Bugünkü toplantıda kongre süreci görüşüldü mü? Ayrıca AK Parti yakın zamanda bir kamp düzenleyecek mi?” sorusu üzerine ise şu ifadeleri kullandı:
“Teşkilat Başkanımız sunum yaptı. Onlar başarılı olunan yerlerdeki dinamikler, başarısız olunan yerlerdeki sebepler, tüm bunların fotoğrafını çekebilecek bir kapasiteye sahipler. Buna bağlı olarak tabii ki değişimler gerçekleşecektir. Kongre meselesiyle ilgili takvimimiz şu anda belirlenmiş değil. Partimizin, kabinemizin önümüzdeki 4 yılı en iyi şekilde değerlendirmesi için gerekli adımlar atılması her zaman mümkündür. Kampla ilgili olarak da belediye başkanlarımızla bir kamp, milletvekillerimizle bir kamp şeklinde iki toplantı mümkün olabilir. Bunun takvimini de Genel Sekreterimiz çalışıyor. Şu anda üzerinde mutabık olduğumuz bir takvim yok. Çalışılacak, Genel Başkanımıza arz edilecek. Programın uygunluğuna göre o gerçekleştirilecek.”