- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Yeşil dijital dönüşüm nedir? Sürdürülebilir bir gelecek açısından neden önemli?
Yeşil dijital dönüşüm; teknolojiyi kullanarak verimliliğin artırılmasını, karbon ayak izinin azaltılmasını, böylece sürdürülebilir kalkınmaya katkı sağlanmasını ifade ediyor. Tüm dünyada, hem yeşil hem de dijital dönüşümün birbirini tetikleyen ve destekleyen bir şekilde gerçekleştirilmesi gerektiği kabul ediliyor.
Yeşil dönüşüm, faaliyetlerini sürdürülebilirlik anlayışı ile yürüten işletmelerin üretim modellerinde köklü değişiklikler yaparak çevre dostu iş modelini benimsemesi anlamına geliyor. Yeşil dönüşümün amacı, ekonomik faaliyetlerin çevresel etkisini ve neden olabileceği riskleri en aza indirerek kısıtlı kaynakların etkin kullanılması ile gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak. Yeşil dönüşüm, üretim süreçleri ve iş modellerinde köklü değişiklikler gerektiriyor.
Dijital dönüşüm ise iş modelinde yeni değer ve gelir üretilmesi amacıyla, dijitalleşebilecek tüm geleneksel operasyonların entegrasyonu olarak tanımlanabilir. Dijital dönüşüm; enerji verimliliği, kaynak yönetimi, döngüsel ekonomi ve performans yönetimi konularında önemli rol oynuyor. Dijitalleşmenin ekonomik büyüme, istihdam, ücretler ve tüketici refahı üzerinde de olumlu etkileri bulunuyor.
Yapılan araştırmalar, önümüzdeki 10 yıl içinde dijitalleşmenin getirilerinin artacağını gösteriyor. Bu süreçte, yapay zekâ, bulut bilişim, nesnelerin interneti gibi yeni teknolojilerin benimsenmesi ve yaygınlaşması bekleniyor. Dünya Ekonomik Forumu’na göre, dijitalleşme küresel emisyonları %20 düşürebilir; çünkü, yeni teknolojilerin kullanımıyla, iş yapış şekillerinde değişim, sürdürülebilir kalkınma amaçlarına ulaşılmasında kolaylaştırıcı etki, çevreye daha az zarar veren üretime katkı sağlamak mümkün olacak. Teknolojik ilerlemeden en iyi şekilde yararlanılabilmesi için doğru politikalarla uygun koşulların yaratılması durumunda, 2025’e kadar küresel GSYH’ye 1,7 trilyon dolar katkı sağlanması öngörülüyor.
Bu konuda çok yeni bir rapor yayınladınız. Bu rapor hangi ihtiyaçtan doğdu? Kapsamı nedir?
Son yılların en önemli gündem maddelerinden biri de iklim krizi. Hepimizin geleceğini yakından ilgilendiren bu krizle mücadelede yeşil ve dijital dönüşüm önemli rol oynuyor. Teknoloji ve dijitalleşme, artık hayatımızın her alanında. Dolayısıyla, yeşil dönüşümün sağlanmasında da kritik rol oynuyor ve artık tüm dünya bu dönüşümü konuşuyor.
Şirket olarak, bir yandan Türkiye’nin dijitalleşmesi için çalışırken, bir yandan da dijitalleşmenin sürdürülebilirlik üzerindeki etkilerini inceleyen, kamu politikası için önemli veriler sağlayan analizlerin üretilmesine liderlik ediyoruz. Bu anlayışla, kamuoyunda yeşil dijital dönüşüm konusunda farkındalık yaratacağına inandığımız yeni bir politika raporu hazırladık. Bu raporla, Türkiye’nin yeşil dijital dönüşüm yolculuğunda attığı ve atması gereken adımları vurgularken, politika geliştirme süreçleri için de bir rehber oluşturmayı hedefliyoruz.
Raporumuzda, dijital dönüşümün Türkiye’nin yeşil dönüşümünü nasıl hızlandıracağını ve ne gibi faydalar sağlayabileceğini ele aldık. Küresel düzlemde bu dönüşümün nasıl ele alındığına, politika ve iyi uygulama örneklerine yer veriyoruz. Devamında ise Türkiye’de dijital ve yeşil dönüşümü destekleyen politikaları özetliyoruz. Yeşil dijital dönüşümün gerçekleşmesinde etkili olabilecek dijital ürünleri paylaşıyoruz ve iyi uygulamalara yer veriyoruz. Son kısımda ise dönüşümün hızlandırılması için geliştirilebilecek yeni mekanizmalara dair örnekleri ve politika önerilerini paylaşıyoruz.
Dijital dönüşüm nasıl daha yeşil ve adil bir ekonomi yaratabilir?
Dijital teknolojiler, verimlilik ve şeffaflığı artırıken çevresel etkinin azaltılmasına katkı sağlayarak yeşil dönüşümü hızlandırıyor. Dijital çözümlerle yeşil dönüşümün sağlanabildiği iki kritik alan enerji tasarrufu ve sürdürülebilir tarım. Rapora göre, dijital enerji çözümlerinin kullanılmasıyla 21 milyar TL’yi aşkın elektrik tasarrufu ve karbon salımında 3 milyon tonu aşkın azalma sağlanabilecek. Dijital tarım ürünlerinin kullanılmasıyla da ülke GSYH’sinin 36 milyar TL artması beklenmekte. Rapor, bize yeşil ve dijital dönüşümün beraber yürütülmesinin Türkiye’nin rekabet gücünü artıracağını ve sürdürülebilir kalkınmasını hızlandıracağını gösteriyor.
Dijital dönüşüm; enerji verimliliği, kaynak kullanımı, atık ve performans yönetimi ve şeffaflık gibi konularda da önemli rol oynuyor. Dijital teknolojiler, daha önce takip edilemeyen çevre parametrelerinin izlenebilmesine ve bu sayede geleceğe yönelik daha isabetli tahminlerin yapılmasına olanak veriyor. Örneğin, dijital çözümlerle araç rotalarında yapılan optimizasyonlar atık toplama verimliliğini %26 artırırken, maliyeti %44 ve karbon emisyonunu %17 oranında azaltıyor. Öte yandan, dijitalleşen süreçlerin kâğıt evrak ve çıktı ihtiyacını azaltması ile birlikte 2010-2022 yılları arasında kâğıt kaynaklı emisyon yoğunluğu her yıl ortalama %3 azaldı. Kaynak ve enerji verimliliğinin yanı sıra, dijitalleşmenin ekonomik büyüme, istihdam, ücretler ve tüketici refahı üzerinde de olumlu etkileri bulunuyor.
Yeşil dijital dönüşüme diğer ülkelerin yaklaşımı nasıl?
AB, Güney Kore, Çin gibi küresel oyuncular, yeşil dönüşümlerini gerçekleştirirken dijital dönüşümü katalizör olarak kullanıyor.
AB, kademeli olarak 2030’a kadar emisyonlarını 1990’a oranla %55 azaltmayı, 2050’ye kadar da dünyanın ilk karbon nötr kıtası olmayı hedefliyor. Rekabet gücünü korurken sanayisini daha yeşil ve döngüsel bir hale getirmek için yeşil dijital dönüşümü temel stratejilerinden biri olarak belirledi. Etkin politikalar uygulandığı takdirde yeşil dönüşüm AB’de 2030’a kadar 1 milyon, 2050’ye kadar ise yaklaşık 2 milyon ek istihdam sağlayabilecek.
Çin, 2060’ta karbon nötr olma hedefine ulaşmak için 14. Beş Yıllık Plan’ında yeşil dönüşümün ve dijitalleşmenin öncelikli olduğunu vurguluyor. Planda, yeşil geçişin ve akıllı üretim için gereken dönüşümün eşzamanlı yürütülmesi öneriliyor. Enerji verimliliğinin artırılması, yenilenebilir enerjiye geçişin teşvik edilmesi gibi öncelikler belirleniyor ve politikalar bu kapsamda oluşturuluyor.
Güney Kore ise “Korean New Deal” stratejisi ile ekonomisini daha yeşil, dijital hizmetleri daha gelişmiş ve sosyal güvenlik ağlarını daha güçlü hale getirmeyi amaçlıyor. Bu kapsamda, yaklaşık 55 milyar dolar yatırım yaparak yeşil endüstrinin teşvikine odaklanıyor. Stratejinin diğer bacağı olan “Digital New Deal” kapsamında ise yaklaşık 48,4 milyar dolar yatırımla ekonominin her alanında veri, ağ ve yapay zekâ entegrasyonuna odaklanıyor.
Türkiye’de durum nedir? İklim değişikliğine karşı dayanıklı mıyız?
Türkiye, iklim değişikliği kırılganlığı göstergesi 10 kriterden 9’unda yüksek riskli grupta değerlendiriliyor. OECD ortalaması ise 10’da 2. Başka bir deyişle ülkemiz, iklim değişikliğinden kaynaklı risklerden çokça etkileniyor. Bu riskleri fiziksel riskler ve geçiş riskleri olarak ikiye ayırabiliriz.
Fiziksel riskler içinde bir yanda orman yangınları, seller gibi ani ve etkisini hızlı gösteren olayları kapsayan akut riskler, bir yanda da yağış rejiminin/iklim kuşağının değişmesini kapsayan kronik riskler söz konusu.
Türkiye’nin önemli geçiş riskleri de bulunuyor. Bunlar, müşteri tercihlerinin, iş modellerinin ve düzenlemelerin değişmesinden kaynaklı unsurlar. AB’nin 2030 ve 2050 iklim hedefleri doğrultusunda hayata geçirdiği AYM kapsamındaki standartlar ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) gibi uygulamalar, Türkiye’nin ihracattaki rekabet gücünü etkileyecek seviyede. SKDM, Türkiye’de AB’ye ihracat yapan şirketlere, sera gazlarının belirlenen birim ton başına 30 ve 50 Avro arasında değişmesine bağlı olarak, yıllık 1,1 ile 1,8 milyar Avro ek maliyet yaratabilecek. Diğer yandan, Türkiye’de kurulacak ETS sisteminde birim ton karbon başına 50 Avro uygulaması durumunda, 2032’ye kadar yaklaşık 1,08 milyar Avro fon Avrupa’ya aktarılmak yerine Türkiye’de kullanılabilecek.
World Competitiveness Center’ın raporuna göre, dijital rekabette Türkiye 64 ülke içinde 53’üncü sırada. Geleceğe hazırlıklı olmak, çeviklik ve adaptasyonda 44’üncü, bilgide 61’inci, teknolojide 55’inci sırada yer alıyoruz. İklim Değişikliği Performans Endeksi’nin raporuna göre, Türkiye 64 ülke arasında 56’ncı sırada. Küresel Yeşil Ekonomi Endeksi’ne göre ise 160 ülke arasında 140’ıncı, 38 OECD ülkesi arasında 38’inci, G20 ülkeleri arasında 15’inci sıradayız. Bu tablo, bize Türkiye’nin yeşil ve dijital dönüşümünü hızlandırmasının sürdürülebilir kalkınmasının en önemli unsuru olabileceğini gösteriyor.
Türkiye’de uygulanan yeşil ve dijital dönüşüm politikaları neler?
On İkinci Kalkınma Planı, Türkiye’nin çevresel performansını iyileştirmek üzere yeşil dijital dönüşüm stratejisini benimsiyor. Dijital Dönüşüm Destek Programı ve Yeşil Dönüşüm Destek Programı’nda çeşitli fonlar ile ekolojik ayak izi, kaynak verimliliği ve sürdürülebilirlik hedeflerine uygun projeler teşvik ediliyor. Orta Vadeli Plan’da, büyüme, istihdam, finansal istikrar, afet yönetimi, iş ve yatırım ortamı, yeşil dönüşüm ve dijital dönüşüm olmak üzere 10 temel başlık altında uygulanması planlanan 297 politika ve tedbir yer alıyor. Dünya Bankası’nın raporuna göre, yeşil dönüşüm, Türkiye’nin rekabet gücünü ve ihracat potansiyelini artırıp enerji maliyetlerini düşürerek 20 yılda 146 milyar dolar net ekonomik kazanç sağlayabilecek.
Yeşil ve dijital dönüşümlerin beraber yürütülmesi Türkiye için büyük bir potansiyel barındırıyor. Yeşil dijital dönüşüm, Türkiye’nin rekabet gücünü artırmasını ve sürdürülebilir kalkınmasını hızlandırmasını sağlayacak. Teknolojik gelişmelerin hız kazanması, üretim merkezlerinde alternatif oluşumlar, enflasyonist baskılar, iklim değişikliği, yeni iş yapma biçimleri ve çalışma modelleri gibi faktörler, risk ve fırsatları beraberinde getiriyor. Dijitalleşme ve yeşil dönüşüm odaklı politikalar, bu risk ve fırsatların etkin şekilde yönetilebilmesi için son derece kritik olup Türkiye’nin de rekabet koşullarına uyum sağlaması gerekiyor.
Sizin yeşil dijital dönüşüme yönelik politika önerileriniz neler?
Sektörel Politikalar, Koordinasyon ve Yasal Düzenlemeler alanında:
Dönüşümün başarılı bir şekilde gerçekleştirilmesi, uzun vadeli planlama, araştırma ve geliştirme ve birden fazla devlet kurumunu içeren kapsamlı bir süreç gerektiriyor. Bu süreci başarılı şekilde yönlendirmek ve toplumu sürdürülebilirlik ve dijitalleşme yoluyla dönüştürmek için kararlılık ve stratejik bir perspektife ihtiyaç duyuluyor. Bu sebeple, dönüşüm stratejisinin kamu otoritesinin liderliğinde farklı paydaşların görüşleri alınarak oluşturulması, planlama yapılması ve standartların belirlenmesi ilk adım olmalı. Dijitalleşme ve yeşil dönüşüm bütüncül olarak ele alınıp detaylı yol haritaları ve aksiyon planları oluşturulmalı. Bu konu, tüm sektörleri ilgilendirdiği için sektörlere özgü somut hedeflerin belirlenmesi, performans göstergelerinin takip edilmesi ve raporlanması gerekiyor.
Dijital Altyapıların Geliştirilmesi ve Yaygınlaştırılması alanında:
Teknolojinin kullanımı ve yaygınlaşması ancak güçlü bir altyapı ile mümkün olacak. Türkiye’nin dijital dönüşümü için fiber altyapının yaygınlaştırılması, veri merkezi kapasitelerinin artması için yatırımların yapılması gerekiyor. Türkiye’nin dijital dönüşümünü hızlandıracak en temel unsur 5G altyapısının başarılı bir şekilde kurulumu ve kullanımının yaygınlaştırılması.
Bu noktada ulusal 5G stratejisi ve onu destekleyecek politika araçlarının oluşturulması gerekiyor. Örneğin, şeffaf ve yatırımları destekleyen frekans tahsisi politikalarının belirlenmesi öncelikli ihtiyaç. Her yeni teknoloji bizi daha verimli iş süreçlerine ve sonuçlarına götürüyor. Bu nedenle, yeni teknolojilere geçişi destekleyen bakış açısı her alanda önemli.
Ar-Ge, İnovasyon, Teşvikler alanında:
Yeşil dijital dönüşüme yönelik Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarının desteklenmesini, yeşil dijital dönüşümün desteklenmesi için tematik fonlar aracılığıyla çeşitli programlar geliştirilmesini, uygun dijital çözümlerin teşvik edilmesini öneriyoruz. Mümkün olduğunca faydayı artırmak, verimliliği yaygınlaştırmak için farklı sektörlerdeki uygulamaları desteklemek önemli. İmalat sanayiine ek olarak, enerji tasarrufu sağlayacak birçok sektörün dikkate alınması, tarım sektörünün de öncelikli sayılması gibi kapsayıcı teşvikler uygulanmalı. Yeşil ve dijital dönüşüm için işletmelere, özellikle KOBİ’lere sağlanacak vergi avantajları, sübvansiyonlar veya hibeler gibi teşvikler sürdürülebilir dönüşümü hızlandıracak.
Kapasite Geliştirme alanında:
Eğitim müfredatı, yetişkin ve iş başı eğitimleri Türkiye’nin dönüşümünü destekleyecek şekilde ve sanayinin gelecekteki ihtiyaçları göz önünde bulundurularak uzun vadeli planlanmalı. Dijital okuryazarlığın artırılması ve STEM (Bilim, Teknoloji, Mühendislik, Matematik) alanlarına odaklanılmalı. Kadınların eğitime erişiminin desteklenmesi sağlanmalı.
“Vodafone Türkiye Yeşil Dijital Dönüşüm Politika Raporu”nun tamamını okumak için: https://cms.vodafone.com.tr/static/files/24-06/05/yesil-dijital-donusum-raporu_05062024.pdf